Suns Efsaneleri NBA Tarihinin En İyileri Arasında
Back to All News
Suns Efsaneleri NBA Tarihinin En İyileri Arasında
Spor Yarışması Haberler
4 min read

Suns Efsaneleri NBA Tarihinin En İyileri Arasında

NBA tarihi, şampiyonluk yüzükleriyle parlayan yıldızların yanı sıra, bu zafere hiç ulaşamamış olsalar da oyuna ve takımlarına damga vuran efsanelerle doludur. Bleacher Report'un kısa süre önce yayınladığı NBA Tarihinin En İyi 100 Oyuncusu listesi, bu tartışmayı bir kez daha alevlendirirken, Phoenix Suns tarihinin en parlak iki ismini onurlandırarak Arizona'daki basketbolseverleri gururlandırdı. Takımın iki eski MVP'si Charles Barkley ve Steve Nash, listenin üst sıralarında kendilerine yer bularak, şampiyonluk eksikliğine rağmen miraslarının ne denli büyük olduğunu kanıtladı. Listede 18. sırada yer alan Charles Barkley ve 30. sırada gösterilen Steve Nash, Phoenix Suns formasıyla unutulmaz dönemlere imza atmış, ancak her ikisi de NBA Finalleri'nde zafere ulaşamamıştı. Bu sıralamalar, onların bireysel başarılarının, takımları üzerindeki dönüştürücü etkilerinin ve oyunun evrimine yaptıkları katkıların bir takdiri olarak öne çıkıyor. Bu haber, sadece bir sıralama listesi değil, aynı zamanda iki "şampiyonluksuz kralın" mirasını ve Phoenix Suns'ın tarihindeki o altın ama bir o kadar da hüzünlü sayfaları yeniden hatırlama vesilesidir. ## "Sir Charles": Çölü Ateşleyen MVP Charles Barkley, 1992'de Philadelphia 76ers'tan Phoenix Suns'a takaslandığında, sadece bir oyuncu değil, bir kültür ikonu ve anında şampiyonluk adayı yaratan bir güç transfer edilmişti. Geldiği ilk sezonda, yani 1992-93 sezonunda, Michael Jordan gibi bir efsanenin zirve döneminde MVP ödülünü kazanması, Barkley'nin ne denli dominant bir figür olduğunun en net kanıtıydı. Ortalama 25.6 sayı, 12.2 ribaund ve 5.1 asistlik performansıyla Suns'ı ligin zirvesine taşıdı ve takıma 62 galibiyetle kulüp rekoru kırdırdı. Barkley liderliğindeki o takım, "Sun-Kings" olarak da anılıyordu ve Batı Konferansı'nı domine ederek NBA Finalleri'ne yükseldi. Karşılarında ise hanedanlığının ortasındaki Michael Jordan'lı Chicago Bulls vardı. Tarihin en çekişmeli ve unutulmaz finallerinden biri olarak kabul edilen seride, Suns altı maç sonunda kaybetse de, Barkley'nin performansı hafızalara kazındı. Özellikle John Paxson'ın son saniye üçlüğüyle biten 6. maç, Suns taraftarları için hala acı bir hatıradır. O sezon, Barkley'nin ve Suns'ın şampiyonluğa en çok yaklaştığı andı. Bleacher Report'un onu 18. sıraya koyması, onun pozisyonuna göre kısa boylu (yaklaşık 1.98m) olmasına rağmen pota altındaki inanılmaz ribaund yeteneği, skor gücü ve oyun kurucu vizyonunun bir yansımasıdır. Suns formasıyla geçirdiği dört sezonda 23.4 sayı, 11.5 ribaund ve 4.4 asist ortalamaları yakalayan Barkley, sadece istatistikleriyle değil, korkusuz karakteri ve kazanma hırsıyla da Phoenix şehrinin kalbinde özel bir yer edindi. Şampiyonluk yüzüğü olmasa da, onun adı Suns tarihiyle eş anlamlıdır ve bugün hala takımın en büyük efsanesi olarak kabul edilir. ## Devrimin Mimarı: Steve Nash ve "Yedi Saniye ya da Daha Azı" Eğer Barkley Suns'a anında bir kazanma kültürü getirdiyse, Steve Nash de 2004'te takıma ikinci kez katıldığında basketbolun oynanış şeklini kökünden değiştiren bir devrimin mimarı oldu. Koç Mike D'Antoni'nin "Seven Seconds or Less" (Yedi Saniye ya da Daha Azı) olarak bilinen hücum felsefesinin sahadaki maestroydu. Nash, topu alır almaz tempoyu artıran, hızlı hücumlarla rakip savunmaları hazırlıksız yakalayan ve takım arkadaşlarını sürekli olarak en doğru pozisyonlarda topla buluşturan bir oyun kurucuydu. Bu sistem, Nash'in ellerinde mükemmelleşti ve Phoenix Suns'ı ligin en heyecan verici ve en skorer takımlarından birine dönüştürdü. Amar'e Stoudemire'ın atletizmi, Shawn Marion'ın çok yönlülüğü ve Joe Johnson gibi skorerlerin varlığı, Nash'in liderliğinde birleşince ortaya durdurulması neredeyse imkansız bir makine çıktı. Bu performansının karşılığını ise 2005 ve 2006 yıllarında üst üste iki kez kazandığı MVP ödülleriyle aldı. Özellikle Shaquille O'Neal ve Kobe Bryant gibi devlerin arasından sıyrılarak bu ödülleri kazanması, onun oyun üzerindeki etkisinin ne kadar büyük olduğunu gösteriyordu. Ancak Nash'in Suns dönemi de, tıpkı Barkley'ninki gibi, playofflarda yaşanan hayal kırıklıklarıyla doludur. Özellikle San Antonio Spurs ile oynanan seriler, adeta bir lanet gibi takımın peşini bırakmadı. 2007'deki Batı Konferansı Yarı Finali'nde Robert Horry'nin Nash'e yaptığı sportmenlik dışı faul sonrası Amar'e Stoudemire ve Boris Diaw'ın bench'ten ayrılmasıyla aldıkları cezalar, serinin kaderini değiştiren an olarak hatırlanır. Birçok otoriteye göre, o Suns takımı tarihin en iyi şampiyon olamamış takımlarından biridir. Bleacher Report'un Nash'i 30. sıraya yerleştirmesi, onun bireysel başarılarını ve oyunu değiştirme gücünü onurlandırsa da, bazı Suns taraftarlarına göre bu sıralama bile onun devrimci etkisini tam olarak yansıtmıyor olabilir. ## Şampiyonluğun Gölgesindeki Miras Barkley ve Nash'in hikayesi, spor tarihinde sıkça sorulan o kritik soruyu tekrar gündeme getiriyor: Bir oyuncunun mirasını belirleyen en önemli faktör şampiyonluk sayısı mıdır? Bu iki efsane, bu sorunun cevabının her zaman "evet" olmadığını kanıtlıyor. Her ikisi de kendi dönemlerinde oyuna yön verdi, takımlarını birer şampiyonluk adayı haline getirdi ve milyonlarca taraftara ilham verdi. Onların yokluğunda Phoenix Suns, asla o dönemlerdeki heyecanı ve başarıyı yakalayamadı. Karl Malone, John Stockton, Elgin Baylor gibi diğer şampiyonluksuz efsaneler gibi, Barkley ve Nash de bireysel yetenekleri ve etkileriyle tarihe geçti. Barkley, gücü ve hırsıyla pota altını domine ederken; Nash, zekası ve pas yeteneğiyle modern oyun kurucu tanımını yeniden yazdı. Onların mirası, kazanılan kupa sayısıyla değil, oyunun DNA'sına yaptıkları katkıyla ölçülmelidir. Bleacher Report gibi listeler, doğası gereği subjektiftir ve her zaman tartışmalara yol açar. Ancak bu listelerin en büyük faydası, geçmişin büyük oyuncularını yeniden hatırlamamızı ve onların spora kattıklarını takdir etmemizi sağlamasıdır. Bugün Kevin Durant, Devin Booker ve Bradley Beal gibi yıldızlarla yeni bir şampiyonluk hayali kuran Phoenix Suns için Barkley ve Nash'in hikayesi, hem bir ilham kaynağı hem de bir uyarı niteliğindedir. Zafere giden yolun ne kadar zorlu olduğunu ve en büyük yıldızların bile bazen son adımı atamadığını hatırlatır. Ancak ne olursa olsun, Charles Barkley ve Steve Nash'in isimleri, sadece Phoenix'te değil, tüm NBA tarihinde sonsuza dek parlayacaktır.

Share this article